21.yy ilk çeyreğinde zazaca

21.yy'ın ilk çeyreğinde zazaca'nın serüveni anlatılmaktadır

21.yy ilk çeyreğinde zazaca

21. yy’ın İLK ÇEYREĞİNDE ZAZACA’NIN SERÜVENİ

                                                                                                              Xıdır EREN

19 ve 20. yy’ da Zazaca’nın Serüveni adlı makalemizde, 20. yy’ın sonlarına geldindiğinde Zazaca’nın ciddi bir yok oluş sürecine girdiği tespitinde bulunulmuştu. 20.yy’ın sonlarında Dünyadaki gelişmeler (Sovyetler Birliğinin dağılması, Avrupa’daki Sovyet tarzı rejimlerin yıkılması ve ülkelerin tek ulusçuluk temelinde bölünmeleri, Çin’deki değişim ve dönüşüm, Avrupa’nın çok kültürlülüğü... vb.) birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’yi ve Türkiye’deki ötekileştirilmiş kültürel toplulukları da etkilemiş; dünya genelinde “sınıf mücadelesinin” önüne geçen kimlik mücadelesi buradaki etnik toplulukları da etkilemiştir. Bir yandan Türk egemen resmi düşüncesinin ötekileştirici inkarcı faşist politikaları, bir yandan bu topraklardaki kültürel toplulukların Türk “sol siyaseti” tarafından sağlıklı değerlendirilemeyişi ve Kemalist-resmi düşünceyi aşamaması, diğer yandan bu inkarcı siyaset ile mücadele için ortaya çıktığı iddiasında olan Kürt siyasetinin hegamonik-inkarcı tutumu (bu topraklarda Kürt sorunundan başka sorun yokmuş gibi bir siyaset izlemesi ve Zazaları kendi içinde eritme çabası) bu “kimlik” mücadelesini adeta diğer topluluklara dayatmış görünmektedir. Bu bağlamda özellikle Zaza toplumsal grubunda 1990’lı yıllarda başlayan Zazaca farkındalığının 2000-2024 yılları arasında (21.yy’ın ilk çeyreğinde) daha da artmaya başladığı söylenebilir. Özellikle Onur Öymen’in Dersim’de Analar ağlamadı mı sözü bunun tuzu biberi olmuştur. Kimlik siyasetinden olabildiğince uzak durmaya çalışan Dersiimliler (yurt dışındaki kadrolar için söylenemese de yurt içindeki kadrolar için pekala söylenebilir) arasında başgösteren infialin Zazaca için yeniden düşünme fırsatı doğurduğu, Zazalar ve Zazaca’nın daha çok görünür olmaya başladığına, artık yurt içindeki Dersimlilerin de kimlik siyasetine kayıtsız kalamadıklarına tanık olunur. Zaza dili ve kültürü hakkında kaygı taşıyan bazı Zaza aydınları İstanbul’da, önceleri MKM, ardından başka mekanlarda bir araya gelerek; Zaza sorunsalına dair neler yapabileceklerini tartışırken Öymen’in açıklaması sonrasında Miraz dergisi etrafında birleşen diğer Zaza aydın ve entelektüelleri de bu gruba katılır ve bu belli periyotlarla sürdürülen toplantılar daha fazla katılımcıyla daha sık yapılmaya başlanır. İlk etapta vakıf oluşumuna doğru yönelmesi nedeniyle bu grup “Zaza Vakfı İnsiyatifi” adıyla Hisarüsütünde yemekli bir toplantıda kendini kamuoyuna duyurur. Bir zaman vakıf çalışmaları için uğraşan grup, maddi nedenlerle bu işi başaramayacağını görünce dernekleşmeye yönelir. Bu çalışmaların sürdüğü aynı yıllarda Veli Kahraman’ın “Anadilim Nerede”filmi, onu takiben Özgür Fındık’ın “Kırmızı Kalem”, “Kara Vagon” ile Kazım Gündoğan’ın “Bir Tutam Saç/Dersim’in Kayıp Kızları” belgeselleri gösterime girer. Zaza Vakfı İnsiyatifi’nin yaptığı ve dernekleşme doğrultusunda yürüyen toplantılar sonrasında 2011 yılı Mart ayında İstanbul Beyoğlu’nda Zazaların ilk sivil toplum örgütü olan Zaza Dil ve Kültür Derneği (ZAZA-DER) kurulur. Bir zaman sonra bu dernekten Demokratik Zaza Birliği platformu, devam eden yıllarda da Deza-Par’ın kimi kadroları çıkar. İstanbul’da kurulan Zaza-Der’den sonra 2012 yılında Bingöl, 2013 yılında da Diyarbakır Zaza Dil, Kültür ve Tarih dernekleri oluşturulur. 2020’lere geldiğimizde de Mersin Zaza Dil, Kültür ve Tarih derneği kurulur. Bu paydaş dernekler ile yeni oluşum yolunda olan derneklerle (Ankara, Muş, Siverek, Adana gib...) İstanbul, Bingöl ve Adana’da bir dizi toplantılar gerçekleştirilir. Zazalar ve Zazacaya dair farkındalık gün geçtikçe daha da çok hissedilir olur. (Bu dönemde kurulan derneklerin her biri kendilerini ve faaliyetlerini anlatacağı için dernek faaliyetleri ayrı bir başlık altında ele alınacaktır)

Bu yıllarda Munzur üniversitesinde lisans, Bingöl üniversitesinde lisans, yüksek lisans ve doktora, Artuklu üniversitesinde master ve doktora programları açılır. Yine “Anadolu’da Yaşayan Diller ve Lehçeler” adı altında 2011 yılı sonrasında ortaokullarda Zazaca seçmeli ders kategorisine, 2018 yılında da Hayat Boyu Öğrenme Modüler Programına alınacaktır. 2023 itibariyle de İBB bünyesinde İSMEK’lerde Zazaca kurslar verilmeye başlanır.

 

20.yy’ın sonlarında yurtdışında 21.yy başlarında Anadolu’da yaygınlaşmaya başlayan Zaza farkındalığı, Zazaları ve Zazaca'yı kendi potalarında eritmeye çalışan tarafların bu alanı doldurmak üzere faaliyetlere başladığı dönem olur. Bir yanda “Vate Yayınları” , diğer yanda “Zaza Kültürü Yayınları”nın bu konudaki faaliyetleri dikkat çekicidir. Vate Yayınları her fırsatta Zazaca’yı Kürtçe’nin bir lehçesi, Zazaları da Kürt etnisitesinin bir alt kolu olarak sunmaya çalışırken, Zaza Kültürü yayınları da Zazaca’yı Türkçe’den bozulmuş bir dil, Zazaları da Orta Asya kökenli Türk boyu olarak sunmaya çalışır. Türk siyasetinin bu argümanı, Anadolu’daki diğer halklara dair de kullanıyor olmasından da olsa gerek ki pek tutmazken, Kürt siyasetinin argümanı Zazalar içinde bayağı bir zemin bulur. Zazalar içerisinde istediği zemini bulan Kürt siyaseti devşirdiği Zazalardan önemli bir kadroya bu Kürt olma işini havale eder. İşe koyulan bu kadroların hızına zamanla Kürt siyaseti de yetişemez olur. İç Dêsim dışında (Bkz. "Zazaların Kendilerini İsimlendirmeleri" makalesi) hiç bir Zaza bölgesinde “Kırmanc-Kırmancki” terimi kullanılmazken özellikle Piran ve Pasur çevresindekilerin “Zaza ve Zazaca” demeyi bırakıp, “Kırmanc ve Kırmancca” demeleri, bu çevrenin esas niyetlerini ortaya koyma bağlamında oldukça manidardır. Yurt dışında Zaza dili gönüllülerinin Zazaca dergileri (Tija Sodır, Ayre, Piya, Ware... gibi) dağıtmaları zaman zaman bu çevrelerce engellenir, kimi stantları basılarak dağıtılır. Dêsim’de açılan üniversiteye Zaza Dili Edebiyatı Bölümünün konması yürüyüşle protesto edilir. Bütün bu kuşatılmışlığın Zaza dili farkındalığını engelleyemediği gibi, Zazaca’yı kendi orijinalliği içerisinde yaşatmaya çalışan çevreyi daha fazla bir arayış içine soktuğu görülür.

Zazaca’nın lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde üniversitelere girmesi, dernekleşmelerin başlaması, gün geçtikçe Anadolu’daki ötelenmiş kültürel topluluklarda “kimlik” bilincinin öne çıkmaya başlaması bu üniversitelerde eğitim gören gençliği de etkiler. Daha çok Munzur Üniversitesi Zaza Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden gençler ile genç mezunların da içerisinde bulunduğu bir grubun partileşmek için yola koyulduğu görülür. Söz konusu partinin kuruluş macerası her ne kadar 2016 yılında yurtdışından teşvikle başlamış gibi görünse de mutfakta olacaklar (özellikle ilk başlarda) daha çok bu öğrenci gençlik içerisinden olur. Partileşme çabaları 2018 yılında iki kongre ile iki değişik adla devam eder ve en sonunda 2019 Eylül ayında yapılan kongre ile DEZA-PAR adını alarak Zaza coğrafyasına iner ki bu Zazalarda ulusal bilinç anlamında biraz zor da olsa kendi mahallesini oluşturma gayretine vesile olur.

 

Yukarıda sözünü ettiğimiz, Zaza dili ve kültürü hakkında kaygı taşıyan bazı Zaza aydınları İstanbul’da, önceleri MKM, ardından başka mekanlarda bir araya gelerek; Zaza sorunsalına dair neler yapabileceklerini tartışırken, özellikle Gezi Parkı’nda yapılan toplantılarda Zazaca bir gazete çıkarma fikri ortaya atılır. Bu fikir yurtdışında kendileri gibi düşünenlerle tartışılır ve gazete çıkarmaya dair eğilim yoklaması vesilesiyle Taksim’deki otellerin birinde çoğunlukla Dêsimlilerin katıldığı bir toplantı organize edilir. O günün koşullarında Dêsimliler üzerindeki “sol” ideolojinin etkisiyle olacak ki, Dêsimli kurumlar adına katılanların her biri kendilerine sorulmadan böyle bir gazetenin nasıl çıkarabileceğini sorgulamalarıyla, toplantı hüsranla sonlanır. Ancak, özellikle yurtdışındaki kesim işi askıya almaz. Bu çabaların sonrasında (Özellikle Hüseyin Aygün, Ender Can Cevahir ile Mehmet Mükan’ın buradaki çabaları takdire şayandır), İlki Şubat 2004 tarihinde haftalık yayına başlayan MUNZUR HABER gazetesi bir zaman sonra iki haftada bir yayın hayatına devam eder ve 36. sayıdan itibaren MUNZUR adını alır. Yayın hayatını 2006 Nisanı’na kadar 46 sayı sürdürür. Bu gazetenin ardından Devrim Tekinoğlu’nun Nisan 2010’da Aylık olarak yayın hayatına başlayan DERSİM HAYAT gazetesi kimi aksamalarla 2012 yılına kadar devam eder. Bu yılda İnternet gazeteciliğine dönen gazete bir kaç sayıdan sonra yayın hayatını sonlandırır.

Bu yıllarda Avrupa kriterlerini uyum yasaları çerçevesinde Anadolu’da yaşayan diller haftada iki saat öğretim amaçlı olarak devlet okullarına seçmeli ders kategorisinde konur. Seçmeli derslerin Zaza bölgelerinde öncelikle Bingöl ilinde, onun ardından da Dêsim’de tercih edildiği görülür. Zamanla ders tercihinin artması, Zazaca öğretmen kadrosu sorununu devlete dayatır ki (Bu arada aynı şey Kürtçe, Çerkezce ve Lazca için de geçerlidir) devlet bundan haz etmediğini (bu kadroları sınırlı tutabilmek, dahası yaygınlaşmakta olan ders tercihlerini engellemek için) 2023 eğitim-öğretim yılının başladığı günlerde seçmeli dersleri üç kategoriye ayırarak, söz konusu derslerin seçimini oldukça güçleştirir.

21.yy’ın ilk çeyreğinde bulunduğumuz günlerde dahi Türkiye’de bilimsel araştırmanın tam tersine Zazalar Kürtlerin bir alt kolu ve Zazaca da Kürtçe’nin bir lehçesi olarak görülmüş, gerek seçmeli dersler kategorisinde gerekse 2018’den beri Hayat Boyu Öğrenme modüler programında (Halk Eğitim Müdürlükleri kurslarında) Kürtçe’nin bir lehçesi muamelesine tabi tutulmuştur. Yine, 2012 yılında RTÜK, Zazacanın sınıflandırmasını uluslararası tasniflere ve dil bilimcilere değil Kürt Enstitüsüne sorar. Akabinde Zazaca dilini, lehçe olarak tanımlanmasına karar verir ve günümüzde Zazaca için ayrı bir TRT kanalı oluşturmaz. Devletin zaten Zazaları Osmanlı’dan beri potansiyel tehlike olarak gören ve onları yok sayan tutumu ile bu neviden tavrı, ayrıca Kürt siyasal hareketinin tutumu, Zaza milleytçi ideolojinin (milli şuurun) gelişmesi önünde önemli bir bariyer olarak dururken Zaza dernekleri ile Zaza partisinin işinin hiç de kolay olmadığını teslim etmek gerekir. Devletin politikası bu noktada öylesine Kürt siyasetine angajedir ki, basılı eserlerde dahi “Eser Dili”nde Zazaca kategorisi bulunmamaktadır. Yayıncılar, Zazaca yazılan eserler için Kültür Bakanlığı programında “Zazaca” kısmı olmadığı için kimi zaman Türkçe, kimi zaman Kürtçe kısmını işaretlemiştir.  Zazaca’nın eser dili olması için yazarı Mehmet Tüzün olan “Zerria Mı” eserini beklemek zorunda kalınır. Mehmet Tüzün’ün kişisel gayretiyle Kültür Bakanlığı Modüler Programının Eser Dili kısmına Zazaca da eklenir. Kültür Bakanlığı programında Edebiyat bölümünde de hala “Zaza Edebiyatı” adıyla bir bölümün olmadığını da belirtmek gerekir.

 

Bir yandan belgesellerin gösterime girdiği, derneklerin kurulduğu ve üniversitelerde Zazaca kürsülerin oluşturulduğu bu yıllarda diğer taraftan Dersim’de “Sözlü Tarih Projesi” kapsamında, Dersim travmasını yaşayan yaşlılardan köy köy, mezre mezre kayıtlar alınmaya başlanır. Özellikle Dêsim'deki kılamların derlenmesi, dahası seslendirilmesi başta Yılmaz Çelik, Metin-Kemal Kardeşler, Mikail Aslan gibi müzik adamları tarafından gün yüzüne çıkarılır. Daha Avrupa’dayken Dêsim müziğini akademik bir biçimde ele alan Daimi Cengiz, Munzur Üniversitesine gelmesiyle bu çalışmaları hem akademik boyutta daha da ilerilere taşıyacak, hem de alanda sürdürdüğü çalışmalar ile daha fazla eseri Zazaca’ya katmayı başaracaktır. Yine, geçen yıl deprem felaketinde kaybedilen Mehmet Yıldırım'ın bu konudaki kayıtları ve katkıları da oldukça önemlidir. Elindeki külliyatı Mehmet Yıldırım’a bırakacağını söyleyen Daimi Cengiz burada yeni bir iş yüklenmiş görünmektedir. Artık Mehmet Yıldırım’ın çalışmalarını derleyip toparlamak Daimi Hoca’ya kalmıştır denilebilir. Aynı dönemde yurtdışında (İsviçre’de) Tevfik Şahin’in çabalarıyla “Domanê Dêsimi” projesi ve Karabel sözlü kültürünün derleme çalışmaları yürütülür. Yine Tevfik Şahin’in katkılarıyla Cemal Taş’ın notalara döktürdüğü ve bastırdığı  “Kılamê Dêsımi” çalışması da bu meyanda oldukça önemlidir.

Aynı dönemlerde, Dêsim (Hozat ve Pülümür), Bingöl (Solhan) ve Mersin merkezde Halk Eğitim kursları düzenlenir. Öte yandan özellikle kimi yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile kimi gönüllüler tarafından Zazaca masallar, kılamlar, söylenceler, maniler, fiiller, bağlaçlar, ses varyantları vb kayıtlar tutularak arşivler oluşturulur. Bunların kimileri tez olarak yayınlanırken kimileri kitap olarak baskıya girer.

Bu dönemde yurt içi ve yurt dışında süreli yayıncılık devam eder. Tija Sodıri (1995-2001), Ware (1992-2003), Vengê Zazaistan (2001-2002), Çıme (2005-2008), Zazaki (2008)dergileri yurt dışında; Miraz (2006), Veng U Vaj (2008), Şewçıla (2011), Piltan (2019-devam ediyor), Ma Türkiye’de yayınlanır. Türkiye’de Kürtçe olup da Zazaca’ya da yer veren dergilerin de yayınlandığını görürüz. Bunlar, Zend (1991-2008), Bîrnebûn (1997-2011), Ajda Dergisi (2007), Kelhaamed (2009), Bîr (2005)... Ayrıca Türkçe olup da Zazaca’ya yer veren dergilere de rastlamaktayız. Pir (1994-2002), Munzur (2000- hala devam ediyor), Kırmanciya Beleke (2009), Tîroj (2003-hala devam ediyor), Bezuvar (2009-hala devam ediyor), Binyad (1994-2002), Zazana (2011-hala devam ediyor), Zaza u Zazaki (2023-hala devam ediyor), Wusar (2015-2017 ve 2019 yıllarında sadece 3 sayı)...

Süreli yayınların yanı sıra haftalık, iki haftalık ve aylık gazete türü yayınlara da bu yıllarda tanık olunur. Bunların İlki daha öncede andığımız, Şubat 2004 tarihinde haftalık yayına başlayan MUNZUR HABER gazetesidir ki İstanbul ve yurtdışında ilk başlarda dağıtımı iyi olan gazete bir zaman sonra dağıtım ve finansmanda sorunlar yaşar ve iki haftada bir yayın hayatına döner. Yayın hayatını 2006 Nisanı’na kadar ancak 46 sayı olarak sürdürebilir. Bir diğeri de Nisan 2010 yılında “Ma Reça Xo Dımeraime” mesajı ile yayın hayatına başlayan DERSİM HAYAT gazetesidir. Pek düzenli periyotlarla çıkamayan DERSİM HAYAT gazetesi bir zaman sonra internet yayıncılığına geçer, kısa süre sonra da yayın hayatı sonlanır (2013). Bunların ardından, 2014-2015 yıllarında aylık periyotlarla yayın hayatına başlayıp ancak 5 sayı yayınlanabilen VENGÊ WELATÊ ZAZAYAN gazetesi görülür...

Zazaca yayın hayatı, bu yıllarda artarak devam eder. 2 Anı, 4 Antoloji, 4 Biyografi, 46 Çocuk Edebiyatı, 2 Deneme, 2 Destan, 28 Dilbilgisi-Gramer, 18 Dini Eser, 32 Folklor-Halk edebiyatı, 40 Hikaye, 4 Mizah, 21 Roman, 5 Röportaj, 1 Seyahatname, 25 Sözlük, 66 Şiir ve 2 Tiyatro ve 2 Araştırma ...

 

İlk başlarda sözünü ettiğimiz Zaza dili ve kültürü hakkında kaygı taşıyan bazı Zaza aydınlarının İstanbul’da, önceleri MKM, ardından Gezi parkı, Hisarüstü ve Geoaktif gibi mekanlarda bir araya gelerek; Zaza sorunsalına dair neler yapabileceklerini tartışmaya başlamaları, Zaza dil, kültür ve aidiyet bilinci noktasında önemli bir süreç olmuştur. Bu süreç, bir yandan daha önceleri yurt dışında başlayan çalışmaların bir yerde yurt içine taşınması, diğer bağlamda kimi samimi kadroların Kürt siyasal hareketinin organize ettiğ toplantılardan kurtulmaları  anlamına gelir. Süreç kimi yeniden katılımlarla, kimi ayrılmalarla devam ederek sonunda Zazaların ilk kurumsallaşması olacak olan İstanbul Beyoğlu’nda Zaza-Der’in kurulmasına evirilir.

Zaza dil, kültür ve aidiyet (Zaza milli bilinci edinme/Zaza milli şuuru) mücadelesi için yola çıkan bu grup (Miraz dergisi çevresinin katılmasıyla)  esas ivmeyi Hisar toplantılarıyla edinir. Hisar toplantılarının her biri, çağrıcıları tarafından kayıt altına alınır.  

O toplantılarda alınan kararlar ve belli periyotlarla devam eden toplantıların ilkine 16 kişi katılır. Bu toplantıların ilkinde toplantı çağrıcısı olan kişi tarafından yapılan açılış konuşmasında, toplanma nedenleri ve bundan böyle sürdürülecek olan toplantıların gündemli olacağını, konuşmaların da kayıt altına alınabilmesi için iki kişi tarafından tutanak altına alınacağını belirtir. Tolantı tutanakları için iki kişi görevlendirilir. Her bir konuşmanın tutanağa geçmesi istenir.  Toplantıya katılanlar Zazaca’nın başlıbaşına bir dil olduğu ve dilbilimsel olarak bunun kanıtlı olduğu konusunda hemfikir oldukları ve böyle bir tartışmasının yapılmaması gerektiği öncelikle kayda geçirilir. Katılımcılardan biri Ankara’daki bir diğeri de İstanbul’daki görüşmelerini anlatırlar. Her iki görüşmeden çıkan sonuç  TRT tarafından Zazaca yayın yapacak kanal için ciddi projeler sunulması gerekti doğrultusundadır.

Bu kısa açıklama ardından gündem maddelerine geçilir. Bu maddeler, 1)TRT, 2) Zazaca yayın, 3) Örgütlenme şekli (vakıf, dernek, enstitü) ve 4) kurumlaşma adına çıkarılacak bir başka süreli yayındır. Toplantıda tüm anlatılanların yapılabilmesinin bir örgütlenme işi olduğu, bunun için de en doğru yolun vakıflaşma olacağı konusunda anlaşma sağlanır. Bunun için “Vakıf Girişim Komitesi” adıyla katılımcılar arasından 8 kişilik bir komite oluşturulur. Komitenin önüne şu görevler konur.

Zaza dili ve kültürü vakfının kurulması için gereken işlemlerin ve prosedürün araştırılması

TRT 6’in ardından TRT 7’nin kurularak Zazaca yayın yapması için, TRT’den  nasıl bir konsept istendiğinin ve hangi konsept ve prosedürün gerekli olduğunun talep edilmesi

Zazalar’a ait tüm kurumlarla (yurt içi-yurt dışı, tüm il, ilçe ve köy dernekleri, enstitüler, vakıflar) kontağa girilmesi

www.zazakvakfi. adında bir internet sayfası hazırlanması

Zaza Vakfı Yayınları adıyla bir yayınevi oluşturulması

Gazete yayını için arşatırmaya girilmesi

Bir sonraki toplantının bir ay sonra aynı yerde yapılması kararıyla ilk toplantı sona erdirilir.

 

Bu toplantı sonrasında Almanya’da kurulu bulunan “Enstitüyê Zazaki” tarafından TRT’ye Zazaca bağımsız bir kanal ve TRT resmi sayfasında Zazaca’yı Kürtçe’nin bir lehçesi olarak tanımlamaktan vaz geçmelerini talep eden bu bağlamda dilbilimciler tarafından sunulan argümanların da eklendiği bir dilekçe sunulur.

 

Önceki toplantıya İstanbul, Dêsim, Bingöl ve Almanya’dan olan katılımlara ikincisinde Malatya’dan da katılanlar olur. Bu toplantıda;

1) Toplantıya katılanlar kendilerini “Zazaki Platform” olarak adlandırmıştır. Bu ara,  “Zaza Vakfı Oluşturma İnsiyatifi” olarak çalışmalarını yürütecektir.  

2) Taksim’de kiralanmak üzere bir yer arayışı başlatılacak

3) Her ilde temsilcilikler oluşturulacak

4) Herkes bulunduğu ilde ve kendi çevresinde bir databank oluşturacak (tanıdığı, duyarlı insanların e-mailleri ve telefonları)

5) Bir internet sayfası açılacak (zazakiplatform adıyla)

6) Bir ay sonra Zaza işverenlerine yönelik yemekli, sinevizyonlu bir toplantı düzenlenecek. Bu toplantıda projeler tanıtılacak. Zaza işverenlerinin destekleri (hem mali hem de fikirsel boyutta) sağlanacak.

7) İlk etapta bir gazete yayın hayatına başlayacak, ardından bir dergi, yayınevi kuruluşu ve vakıf senedi sonucu belirlendiği anda da vakıf hayata geçirilecek.

8) Oluşturulacak ağla (her ilde, her içede, her kasabada) yayınlar her yere ulaştırılacak ve düzenli aidat sistemine geçilecek.

9) TC Başbakanlık Halkla İlişkiler Daire Başkanlığına, TC Başbakanlık İnsan Hakları Kuruluna ve TC Kültür Bakanlığına “Demokratik Hak Olarak Anadili ve Zazacanın Geleceği” konulu bir mektup sunulmasına ve mektup taslağının en geç bir hafta içinde (belirlenen biri) tarafından oluşturulup, komisyon arasında dolaştırılmasına, son şekli verildikten sonra imzaya açılarak ilgili mercilere sunulmasına karar verilir. Mektup dolaşım sonrası imzacılar tarafından imza altına alınarak grup sözcüsü tarafından sözü edilen mercilere sunulur.

Mektup kısa zamanda oluşturulur. Mektubun ana başlıkları şunlardır:

Konu: Demokratik Hak Olarak Anadili ve Zazacanın Geleceği

 

1. Demokratik Hak Olarak Anadili

2. Okuma-Yazma Kampanyası

3. Bilimsel Araştırmalar

4. Zazaca Yer Adlarının Geri İadesi

5. Basın Yayın ve İfade Özgürlüğü

6. TRT Bünyesinde Zazaca Müstakil Bir Kanal Oluşturulması

7. Hizmet Dili Zazaca Olmalı

7.1. Valilik, Kaymakamlık

7.2. Belediye

7.3. Sağlık Sektörü

7.4. Eğitim Sektörü

7.5. Din Hizmetleri

7.6. Kültürel Hizmetler

Bu mektup sunulduktan sonra Zazaca’ya yakın duran basında bir hayli yer bulur. Ancak aynı dönemde ilginç bir gelişme olur ve yurt dışındaki Kürt siyaseti angajeli Zazalar da “Brusk Adıri” imzasıyla bir TV kanalı açma kampanyası başlatırlar.

Son toplantıda (ki bu toplantı Taksim Geoaktif Kültür Merkezi’nde yapılır) karar verilen yemekli toplantı için davetiyeler basılır, dağıtılır ve Hisarüstü Pruva Restoran’da yemekli ve müzikli (Zaza müzisyenlerin katılımıyla) bir gece düzenlenir. Geceye katılım oldukça kalabalık olur. Gecede Zaza dilinin içinde bulunduğu durum ve bu dilin yaşayabilmesi için alınması gereken önlemler konulu bir konuşmanın Türkçesini yeni insiyatif sözcüsü olan kişi, Zazacasını da toplantıları organize eden kişi yapar.

Vakıf insiyatifinin iki yıl daha sürecek çalışmaları ekonomik nedenlerle isetnen biçimde sonuçlanamayınca, dernek oluşumuna karar verilir ve ZAZA-DER’in kuruluş çalışmaları başlatılır.

 

 

Zaza Dernekleri ve Faaliyetleri

 

ZAZA-DER (Zaza Dil ve Kültür Derneği/İstanbul Beyoğlu)

2011 yılı Mart ayında kuruluş dilekçesini veren Zaza-Der, Zazaların ilk sivil toplum örgütüdür. Derneğin kuruluşu kamuoyunda büyük bir ilgiyle karşılanır. Derneğin kurulduğu ilk günlerde Bolu Koru Otelde düzenlenen Anayasa çalıştayına aktif katılarak yeni Anayasa’dan Zazaların beklentileri dile getirilir ve diğer kültürel topluluklarla ortak bir metin oluşturularak Anayasa komisyonuna iletilir. Dernek, kuruluşundan beri yürüttüğü Zazaca kurslar, Yaşlılarla yaptığı Zazaca kayıtlar, 21 Şubat Anadili günü kutlamaları, Gağan şenlikleri, belgeseller, Bilgi Üniversitesi’nin düzenlediği Türkiye Kültürleri ve İstanbul’da Kültürel Çoğulluk projelerine aktif katılım sağlayarak üniversite gençliği nezdinde hem tanınırlılığını hem de dile dair duyarlılığı geliştirme etkinlikleri, Seçmeli Zazaca ders kampanyaları, Anadili farkındalığı çalışmaları, Sosyal medya kullanımı, yine Bilgi Üniversitesi ev sahipliğinde yurtdışından dilbilimcilerin katılımıyla Zaza dili çalıştayı ve 2019 yılından beri içinde bulunduğu TAD ağıyla birlikte yürüttüğü çalışmalarla hem Zazaca’ya hem Zaza milli bilincinin oluşumuna önemli katkıları olur. Ayrıca, Hayat Boyu Öğrenme modüler programına 2018 yılında kalıcı olarak eklenen Anadolu’da Yaşayan Diller ve Lehçeler adı altında Zazaca’nın aktif olmayışı (kurslara açık olmayışı) konusunda Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, Başbakanlık, MEB ve Cumhurbaşkanlığı nezdinde yürüttüğü çalışmalar sonrasında Zazaca’nın da modüler programda aktif kılınmasını sağlar.

Zaza-Der’in tüm bu çalışmaları yanında Dêsim merkez ve ilçelerinde 2019 yılında başlattığı “Farkındayım ve Mutluyum” sloganıyla yürüttüğü “Zazaca Seçmeli Ders Tercihini Arttırma” kampanyası ile 2017 yılında Ovacık merkez ve akabinde Zerange köyünde küçük çocuklara yönelik sürdürdüğü “Zazaca Yaz Okulu” çalışmaları dile dair önemli farkındalıklar oluşturur.

Derneğin tüm bu faaliyetlerinin yanı sıra Zazalara dair master ve doktora yapan öğrencilerin ilk başvurduğu adres konumuna geldiğini de belirtmek gerekir.

 

Bingöl Zaza Dil, Kültür ve Tarih Derneği

Dernek 2013 yılının sonbahar aylarında Bingöl kapalı spor alanında geniş katılımlı bir açılış yapar.

21 Şubat 2022 tarihinde Dünya Anadili münasebetiyle “Ahmedê Xasi Şiir Yarışması” düzenler.

“Zazaki Numê Heywunun” adıyla Hayvanlar albümü yapılır. Her yıl düzenli olarak Zazaca - Türkçe duvar takvim çıkarılır.

6 aylık periyotlarla çıkarılması planlanan WUSAR adlı derginin ilk sayısı 2015 yılında çıkar. 2017’de ikincisi, 2019’da da ancak üçüncüsü yayınlanabilir.

 

Diyarbakır Zaza Dili ve Kültürünü Koruma ve Yaşatma Derneği

Diyarbakır'da ilk, Türkiye genelinde kurulmuş 3.dernektir (2013). Derneğin kurucuları 2011 yılından beri yayınlanan ZAZANA dergisi çevresidir. 2015 Ocak ayında TRT 6 kanalının TRT Kürdi olarak değiştirilerek içinde Zazaca 1 saat yayın yapılmasına tepki olarak; TRT Diyarbakır müdürlüğüne kadar bir yürüyüş yapan dernek üyeleri bir basın açıklamasıyla TRT ZAZA talebinde bulunurlar.

2015 - 2017 yılları arasında bir üyelerinin derneğe tahsis ettiği dairede Zazaca kurslar verilir. Yurt dışından yaşayan biz Zaza dil gönüllüsünün katkılarıyla çekimi yapılan sinema filmine yardımcı olunur. Kurulduğu 2013 yılından günümüze kadar Diyarbakır, Elazığ, Bingöl, Dersim, Siverek, Sivas, Ergani, Dicle, Hani, Çermik, Palu, Kovancılar, Genç, Solhan, Gerger, Maden, Alacakaya, Hani, Eğil, Gürbüz, Bağlar , Sur, Yenişehir, Kayapınar'da yüzü aşkın stant açarak Zazalar ve Zaza Dili konusunda farkındalık çalışmaları yürütülür. Derneğin çıkardığı Zazana Dergisi bugüne kadar 13 sayı yayınlanır. Son iki sayısı hazırlandığı halde maddi nedenlerden dolayı yayınlanamamıştır.

 

Mersin Zaza Dil, Kültür ve Tarih Derneği

2015 yılında kurulan dernek özellikle bürokrasi ve çevresindeki parti ve sivil toplum örgütleriyle kurduğu ilişkilerle dikkati çeker. Son yıllarda dernek merkezinde Halk Eğitim Müdürlüğü bünyesinde Zazaca kurslar yürüten dernek, paydaş Zaza dernekleriyle de sürekli temas halindedir.

 

Diyarbakır Zaza Halk Derneği

2023’te kurulan çiçeği burnunda dernek sanatçıların katılımıyla görkemli bir açılış yapar. Kurulduğu andan itibaren online dil kursları ve dernek merkezlerinde hafta sonları dil, kültür ve tarih seminerleri verir. Ayrıca, 2024 yılına ait bir takvim çalışması yapar ve bu takvimi çıkarmayı başarır.

 

Yukarıda adları anılan ve faal olan derneklerin birlikte kimi etkinlikler oluşturdukları da görülmüştür. Bu çalışmaların en önemlileri olarak;

* 2014 ve 2015 yıllarında 21 Şubat Dünya Anadili günü vesilesiyle TBMM’ nde Zazaca’nın durumuna dair basın açıklaması ve ilgili bakanlık ile bazı vekillere Zaza diline yönelik sunulan talep dosyaları,

* 2015 İstanbul, 2018 Bingöl ve 2022 Siverek’te Zaza dil ver kültürüne ilişkin çalıştaylar,

* ZAZA televizyon kanalı açılması için TRT genel müdürlüğüne, dönemin başbakanına ve cumhurbaşkanlığına resmi başvuruda bulunmaları,

* MEB seçmeli ders sorunu ve Zaza dilinin Kürtçenin lehçesi olarak gösterilerek muamele görmesinin yanlış olduğunu ve bunun düzeltilmesi için oluşturulan bir dosya ile MEB’e yapılan başvurular sayılabilir.

 

Yüzyılın ilk çeyreğinde dernekleşmeler, Zazaca’nın orta okullara seçmeli ders olarak konması, Halk Eğitimlerinde kurs programlarına ilave edilmesi tüm bunların yanı sıra üniversitelerde kürsüler oluşturulması da Zazaca bağlamında oldukça önemlidir. Bu tarihlerde ilk kürsü Artuklu Üniversitesinde oluşturulur. Söz konusu kürsünün Zazaları Kürt potasında eritme çabası yapılan yüksek lisans ve doktora tezlerini gölgeler. Dilbilimcilerin tespitlerini siyasete tercih etmesi Zaza aidiyetinin gelişmesine koşut olarak Zaza gençlerinin bu üniversiteden uzak durmalarına sebep olur. Bölümün akademik endişeler yerine siyasi endişelerle hareket ederek, bölümün kapılarını mektepli yerine alaylılara açmasının Zaza toplumsal tabanında hoş karşılanmadığı gün geçtikçe daha çok gözlenir olur.

Artuklu üniversitesinin 2016 yılına kadar çıkarmayı üstlendiği Zazaca seçmeli ders kitapları Zazaların büyük çoğunluğunda, Zazaca’nın Kürtçeleştirilmesi çabalarından dolayı tepkiye neden olur. Zaza derneklerinin bu bağlamda bazen bağımsız, bazen birlikte, durumu Milli Eğitim Bakanlığına rapor ettikleri dönemin basınında yer alır.

Artuklu’dan sonra Zazaca kürsüsünün konduğu üniversite Bingöl Üniversitesi olur. Bingöl Üniversitesinde Zaza Dili ve Edebiyatı bölümünün açılmasıyla ilki 2011 yılında “1.Uluslararası Zaza Dili Sempozyumu” ve ikincisi 2012 yılında “II.Uluslararası Zaza Tarihi ve Kültürü Sempozyumu” adıyla peşpeşe iki önemli Uluslararası sempozyum düzenlenir. Bu sempozyumlara sunulan bildiriler kitaplaştırılarak kamuoyuna sunulur. Sempozyumlarda Zazaları Kürtlerin bir alt kolu olarak göstermeye çalışan çevrelerden bazı kişiler en başında sempozyuma katılımlarını bildirseler de kiminin üniversitede Zazacılık yapılıyor iddiasıyla sempozyuma katılmadığı ve bunu protesto eden yazılar yayınladıklarına tanık olunur.

Bingöl Üniversitesinde halihazırda lisans, yüksek lisans ve doktora programları yürütülmektedir. Lisans mezunlarının yanı sıra üniversitede Zaza dili, tarihi ve kültürü üzerine yazılan yüksek lisans ve doktora tezleri şimdiden bir külliyat oluşturmaya başlar. Üniversite öğretim üyelerinin milli eğitim müdürlüğüyle temas halinde sahaya inerek Zazaca seçmeli ders tercihine yönelik çalışmaları Zazaca seçmeli ders tercihinde Bingöl’ün önemli bir mesafe kat etmesine vesile olduğu da gözlemlenir.

Zaza Dili Edebiyatı Kürsüsü bulunan üçüncü üniversite Munzur Üniversitesidir. Munzur Üniversitesi açıldığı günden beri lisans düzeyinde eğitim yürütür. Üniversite, 2011 yılında “1.Uluslararası Tunceli (Dersim) Sempozyumu” ve 2013 yılında “2.Uluslararası Tunceli (Dersim) Sempozyumu” düzenler. Dersim sempozyumlarına Zaza dili ve kültürü ile ilgili bir çok bildirinin sunulduğu görülür. Sempozyumlarından ilki kitaplaştırılır, ancak ikincisi sadece internet ortamında kitap formunda okuyuculara ulaştırılır. Bugüne kadar birçok mezun veren üniversite bu 2024 yılı başında üniversitedeki öğrenci kulübünün çalışmalarıyla “Gağan” etkinliği düzenleyerek yöre halkıyla daha bir yakınlaşır.

Yazı dizisinin sonuna gelinen şu noktada görülen o ki, Zazaca eğitim dili olarak hayata geçemez ise bu serüven (ZAZACA SERÜVENİ) büyük bir hüsranla sonuçlanacağa benzer. Onun için tüm STK' ların, Zazaca farkındalığı oluşan herkesin ve her kesimin; ideolojik eğilimlerine bakmaksızın bu ülkede bu dili ve Anadolu’nun diğer tüm dillerini eğitim dili haline getirebilmek için azami gayret göstermeleri gerekmektedir. Demokrasinin, çok kültürlülüğün, bir arada yaşamanın olmazsa olmazının bu olduğu özellikle bu yüzyılda adeta kör gözüne parmak hesabı karşımızda durmaktadır. Her bir öteki olanın “kendi” olmadığı bir dünyada sınıf mücadelesi de, ezilenlerin birlikteliği de ham hayalden öte bir şey değildir. Dili özgür olmayan bir toplum, hiç bir konuda özgür değildir. Demokratik, eşitlikçi ve çoğulcu bir dünyayı özleyenler bilmelidir ki bu özgürlüklerin tamamı dillerin özgürlüğüne bağlıdır!